Karadeniz Tarihi

Hemşinliler ve Hemşin Tarihi

Makale: Özhan Öztürk

Hemşinliler, soyları Rize’nin Çamlıhemşin ve Hemşin ilçelerine dayanıp, günümüzde de varlığını devam ettiren bir halkın adıdır. Dilbilimci Vaux, Hemşinlileri, dil ve yaşam alanlarına göre 3 gruba ayırmıştır[1]:

  • Batı Hemşinlileri: Hemşin, Çamlıhemşin, Çayeli, Pazar, Fındıklı ve İkizdere ilçelerinde yaşayıp anadilleri Türkçe olan Sünni Müslüman bir grup olup kendilerine “Baş Hemşinliler” demektedirler.
  • Doğu Hemşinlileri: Hopa ilçesi özellikle Kemalpaşa belediyesi ve Borçka’nın bazı köylerinde yaşayan anadili Homşetsma adını verdikleri bir Ermenice şivesi olan Sünni Müslüman bir gruptur.
  • Kuzey Hemşinlileri: Kökeni Hemşin olmakla birlikte bu bölgeden Ordu, Samsun, Giresun ve Trabzon’a göç etmek zorunda kalmış, 1915 yılından sonra ise Gürcistan ve Batum’a gitmiş anadili Ermenice olan Hristiyan bir grup olup kendilerini “Hamşetsi” olarak tanımlamaktadırlar.

Hemşin tarihi

Hemşin tarihi dolayısıyla Hemşinlilerin kökeni konusu kısmen karanlık ve

Seranderler Hemşin’de yaygın olarak kullanılmaya devam etmekte

tartışmalı[2] olup, genelde kabul gören teori özetle Ortaçağ’da Ermenistan’dan göç etmek zorunda kalan bir topluluğun bölgeye yerleşip, Osmanlı döneminde büyük ölçüde İslamlaşması tezlerini içermektedir. Ermeni tarihçi Ğevond’un bildirdiğine göre Kafkasya’nın Arap işgalinde olduğu dönemde 747-48 ve 774-775 tarihlerinde gerçekleşen Ermeni ayaklanmaları kanla bastırılmış, Ermenistan valisi Ubeydullah ibn-el-Mehdi vergileri dayanılmaz boyutta arttırıp,

Çamlıhemşin’de üretilen bal kalitesi konusunda haklı bir üne sahiptir

hayvan sürülerine el koymak gibi halkın yaşam koşullarını zorlaştıracak çeşitli önlemler alınca Şapuh Amatuni[3] ve oğlu Hamam liderliğinde Büyük Hayk’taki Kotayk ve Aragatsotın yerleşimlerinden çoluk çocuk 12 bin kişi imparator Konstantin döneminde 788 yılında Bizans topraklarına sığınmak zorunda kalmıştır. Bir Arap birliği Ermenileri izlemişse de Koğ’da[4] yenilgiye uğratılarak geri döndürülmüştür. Ğevond’a göre kafile Tayk yöresinden doğup kuzeybatıya yönelip Yeker’den[5] geçerek Pontos’a dökülen Akamsis (Çoruh) nehrini aşarak Bizans topraklarına girmiştir. İmparator muhacirlerin gelişini memnuniyetle karşılamış onları güzel ve bereketli topraklara yerleştirmiştir[6]. Başka bir söylenceye göre imparator Ermeni prenslere Tambur kentini de hediye olarak vermiş ama Hamam’ın kuzeni Gürcü prens Vaşdyan Araplarla işbirliği yaparak Tambur şehrini yıktırmıştır. Vaşdyan, Hamam Amatuni’nin el ve ayak parmaklarını kestirmişse de Hamam yıkılan Tambur kentini “Hamam’ın kenti” anlamına gelen Hamamşen adıyla yeniden kurmuştur[7]. Bununla birlikte Hemşin Ermenileri arasında popüler olan “Dünya yaratılalı beri Hemşin insan yüzü görmemişti” [8] sözü göçmenlerin insan yaşamayan topraklarda yerleştiğini düşündürürken Tambur kentinin re-kolonizasyonu öyküsüyle çelişmektedir.

Çamlıhemşin Sal yaylası (Fotoğraf: Özhan Öztürk, 2001)

S. Haykuni ve başka modern yazarlar Hemşin halkı arasında yaygın olarak anlatılan

Hemşinliler’e özgü baş bağlama şekli (puşi) ile Hemşinli genç kız (Fotoğraf: Özhan Öztürk, 2001)

 

 

çeşitli söylenceleri değerlendirerek Hemşinliler’in Ortaçağ’da Trabzon, Tiflis ve Tebriz arasında önemli bir kavşak noktası olan Ani kentinin yıkılışından sonra bölgeye yerleşen Ermeniler olduğunu iddia etmişlerdir. 1817’de Bıjışkyan, Trabzon kent merkezinde yaşayan Ermenilerinin Ani kökenli olduğunu kırsal alanlarda yaşayanların ise Hamşenli olduğunu ayrıca kent içinde de 200 hane kadar Hamşenli yaşadığını bildirirken iki toplumun dil ve fonetiklerinin farklı olduğunu vurgulamıştır[9]. Hemşin, 13. yüzyılda “sisli, loş, girilmesi cesaret isteyen dahası giden yolun bile bulunamayacağını” iddia eden[10] Ermeni tarihçi Hetum’un yanı sıra Eylül 1406’da Clavijo tarafından ziyaret edilmişse de İspir’den Sürmene’ye giden Clavijo “Hemşin” kelimesini kullanmadan bölgeyi mutemelen yöneticisinin adıyla Arrakel olarak anmış[11] ve bir Müslüman tarafından yönetildiğini bildirmiştir.

Osmanlı döneminde büyük ölçüde İslam’a geçen Hemşinliler’in Hristiyan kalma konusunda direten bir kolu yöreyi terk ederek 18. yüzyılda Karadeniz sahili boyunca yayılmış olup, Bıjışkyan  Çarşamba’nın Kurşunlu kasabasında Hemşinliler’in varlığını bildirerek beylerinin emri altında askerlik mesleğini icra eden yiğit kişiler olduklarından bahsetmiştir[12]. 1870’de peder Tumayantz, hazırladığı bir topografyada Karadere[13] Ermenileri’nin Sper (İspir),  Baberd (Bayburt) ve özellikle Hamşen’den “din değiştirmekten kurtulmak amacıyla bundan 170-180 yıl önce” yani 1690-1700’lü yıllarda geldiklerini Hemşin’de kalan Hristiyanların tamamının Tacikleştirildiğini[14] kaydetmiştir[15]. Tumayantz’a göre Karadere’nin de kaderi farklı olmamış 1780’de tüm Ermeni köyleri İslamlaştırılırken binlerce aile Trabzon, Ordu, Ünye, Çarşamba, Bafra, Sinop ve Adapazarı köyleri ile kentlerine sığınmak zorunda kalmıştır[16]. 1877 tarihli bir Ermeni kaynağına göre ise Hopa Hemşinlileri ile Oltu Ermenileri 1780-1820 yılları arasında İslam’a geçtiği kaydedilmiştir.[17] 1830’da Trabzon’a Fransa’nın geçici konsolosluk görevlisi olarak atanan Victor Fontanier, Hemşin’i Hamcheda adıyla anarken nüfusunun 15 bin hane olup, Türk, Ermeni ve Katolikler tarafından meskûn olduğunu kaydetmiştir[18].

Hemşinli Kadınlar, Çamlıhemşin (Fotoğraf: Özhan Öztürk, 2001)

Alman botanikçi Karl Koch 1843-1844’de “henüz hiç bir Türk’ün henüz giremediğinin söylendiği korkulu bölge olarak tanımladığı Hemşin’e gitmiş, anılarında Hamamşen söylencesini tekrarlarken, Kumpusarova Süleyman Ağa’nın şahsında Hemşinlilerin fiziksel özelliklerini  Gürcü ve Ermenilerle ilişkilendirmiş, Ağa’nın Türkçe’den başka bir dil bilmediğini kaydederken, kendinden önce bölgeye gelen coğrafyacı Carl Ritter’in, Hemşinliler’in 17. yüzyılda baskı ve çaresizlikten İslam’a geçmelerine karşın, görünüşte İslam’ın gereklerini yerine getirirken içlerinde Hristiyan kültürünü koruduklarını, kadınlarının Ermeniceden başka bir dil bilmediğini aktarmayı ihmal etmemiştir[19]. Bölgeyi ziyaret eden Amerikalı misyonerler Smith ve Dwite 1840’da yayınlanan anılarında Hemşinliler hakkında detaylı bilgi vermişlerdir. 1860-70 arasında Hemşinliler başta Abhazya ve Yekaterinodar (Krasnodar) bölgeleri olmak üzere Rus Çarlığı’na göç etmeye başlamıştır. 1817’de Bıjışkyan, Hamşen halkının Müslüman olanlarının bile Hristiyan adetlerini muhafaza ettiğini vartavar yortusunu kutlayıp kurban kesip mum yaktıklarını bildirirken[20], 19. yüzyıl sonlarında Tumayantz bölgedeki tüm hıristiyanlık alametlerinin kaybolduğunu ve tüm Hemşin’de sadece Elovit köyünde 20 Hristiyan hane kaldığını kaydetmiştir[21]. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Rusların Kafkasya sahillerinde kesin egemenlik kurmasının ardından Hristiyan Hemşinliler Abhazya’nn Sohum, Soçi, Matzesta, Lor, Mıtsara, Tsebelda, Adler, Şapuşka, Yeni Afon, Gagri kentlerine yerleşmiş sonradan Kuban’a doğru ilerleyerek Maykop ve Ekaterinodar (Krasnodar) civarında çok sayıda köy kurmuş[22], bölge ekonomisine canlılık getiren göçmenler bataklık alanları temizleyerek yeni tarım alanları oluşturmayı başarmışlartır[23].

Hemşinliler’in Ermeni kültürüyle ilişkisi tarihsel anlatıların dışında yerleşim isimlerinden de kolayca anlaşılıyor olsa da “Hamamşen” söylencesinin Ardaşen kent adı gibi kurucu kişinin adıyla ilişkilendirilmek için uydurulabileceği ihtimali gözardı edilmemelidir. Çamlıhemşin’de bulunan Laz köyü Dikkaya’da 1998’de bulunan bronz baltaların varlığı hem Fırtına vadisinde yerleşimin hem Antik Çağ öncesine dek indiğini hem de yöreye bir Ermeni kitlesi gelse bile bölgenin bomboş olduğunu söylemek mümkün değildir. Tambur kentine dair söylence de Ermeni yerleşimi öncesi başka bir halkın varlığını açıkça göstermekteyken Hemşinliler arasında popüler olan “Dünya yaratılalı beri Hemşin insan yüzü görmemişti” benzeri söylencelerle çeliştiği ortadadır.

Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir ayrıntı da Hemşinlilerin tıpkı Ahıska Türkleri (Meşketler) ve Acara Gürcüleri gibi Tayk bölgesinin orijinal halkı Moskhiler ile ilişkili olmaları ihtimalidir. Artvin, Ahıska ve Acara’ya dağılmış, en azından 14. yüzyıldan günümüze dek varlığını sürdürmüş, Hristiyan ve Müslüman kolları olan[24] “Hamşa” kabilesinin “Hamşen” ile isim benzerliğini bu açıdan dikkate değer buluyorum[25]. Zafername’de 1383-86’da Timur’un Gürcistan’ı işgali sırasında  “Hamşa” veya “Hamşiya” adıyla anılan bir beyin işgale karşı çıkarak orman içerisinde saklandığı anlatılmakta olup, ayrıca Özer Hamşioğulları adlı bir sülalenin Acara, Ardahan, Şavşat[26] ve Oltu’da dağınık olarak yaşadığını, 1803-14 yılları arasında Hamşizade Selim Paşa adlı bir zatın Ahıska valisi olduğunu, 1878 sonrasında da Yukarı Acara’nın Hula kasabasının eşrafından Hamşi oğullarından Şeref Bey’i önce paşa yapıp sonra sürgün ettiğini bildirmiş, Abdullah Han, Erşanal Hamşa, Leon Hamşa gibi Müslüman ve Hristiyan adlarını birlikte vermiştir.[27]. Şavşatlı Hamşioğlu Kaya Bey’in (Şenol) aktardığına göre Acaralı Hamşa Temur Paşa Şavşat’taki akrabalarında misafir olarak gelmiş, Ardahan ve Kars’ta Ermeni ve Rum çetelerinin İslam ahalisini kırmaya başlaması üzerine Acaradan getirttiği silahlar ve 200 Acaralı, 900 Şavşatlı gönüllüyü silahlandırarak Ardahan üzerine yürüdüğünü bildirmektedir[28].

Ayrıca Erzurum’un İspir ilçesinin kuzeyinde yer alan köyleri ile İkizdere ilçesinin Çamlıhemşin’e komşu doğu bölümünde yer alan Cimil vadisi halkının kendilerini “Hemşinli” olarak tanımlamamalarına karşın Hemşinlilerle ortak kökene sahip olmaları kuvvetle muhtemeldir. Koch’un, Cimil yöresinde çok eskiden İslam’a geçmiş bir derebeyinin evine konuk olmuş, ev sahibinin dış görünüşüne bakarak onun damarlarında özellikle Ermeni kanı dolaştığı ya da İspir bölgesini değerlendirirken eskiden Ermeni krallığına bağlı İspir köylerinde yaşayanların daha çok Gürcü halkıyla yakınlık gösterdiği gibi gözlem ve yorumları[29] Hemşinlilerin Gürcü ve Ermeni tarihi için özel önemi olan bu bölgede yaşayan iki ulusun ortak özelliklerini taşıyan ayrı bir halk olabileceğini düşündürmektedir ki bu teoriye en uygun otokton halk Moskhilerdir.

Ayrıca Mutlaka Okuyun: Hemşinlilerin ataları Antik çağ’da yaşamış  Muşki veya Moskhi halkı mı?

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Vaux, 2001: 1-5

[2] Türk yazarlar Hemşinlileri çeşitli Türk boyları Ermeni yazarlar Ermeniler ile ilişkilendiren teoriler geliştirirken, iki taraf hatta Hemşinli yazarlar da tarihi ve bugünkü kimlikleri açısından Hemşinliliği sorgulamışlardır. Fahrettin Kırzıoğlu, Hemşinlileri önce Rusya Federasyonu içindeki Kabardey-Balkarya Cumhuriyeti’nde yaşayan ve Kıpçak dil grubuna ait Balkarca konuşan Balkarlarla sonradan Part hanedanının bir kolu olan Arsakidlerle Oğuz boyu oldukları iddiasıyla ilişkilendirmiştir (Kırzıoğlu, 1966: 4100). Beninghaus, Kırzıoğlu’nu kendiyle çelişkiye düşmek ve Grausset’ten aldığı bilgileri çarpıtarak kullanmakla itham etmişse de (Andrew  ve Benninghaus, 1989) Kırzıoğlu’nun teorileri Doğu Karadeniz konusunda çalışan Türk yazarlar için bir ekol olarak kabul olmuş ve geliştirilerek kullanılmıştır.

[3] Amatuniler (Ermenice Ամատունի) kendilerine MS 4. yüzyılda Urmiye ve Van (Bznounik) gölleri arasında yer alan Artaz (Mardistan) bölgesinde yaşamış Ermeni yazar Khorenli Musa (MS 410-490) tarafından (2.57) Yahudi köken atfedilse de muhtemelen Pers kökenli soylu bir ailenin adıdır. Yerleşim merkezi Şawarşan (modern Maku) olan aile sonradan Sevan gölü kıyısındaki Oşakan kalesini üs olarak seçmiş olup, bu dönemde Ermeni kralına 500 atlı ile yardıma gitmeleri askeri güçleri hakkında fikir vermektedir. Sasaniler döneminde II. Vahan Amatuni Pers şahı tarafından İran Ermenistan’ın da yer alan Marzban’a yönetici olarak atanmışsa da şahın Hristiyanlar’ı Zürdüştlüğe zorlayacağı gerekçesiyle bölgedeki Ermenilerce hoş karşılanmamıştır. Amatuniler, Roma-İran savaşında (MS 572-91) diğer Ermeni prenslerle birlikte şah II. Hüsrev’in yanında yer almıştır. Şapuh Amatu’nin 12 bin kişiyle bölgeden ayrılmasına rağmen diğer Amatuniler Vaspurakanlı Artsuni’nin yönetiminde Artaz’da kalmaya devam etmiştir (Toumanoff, Cyril. “Amatuni”. Encyclopaedia Iranica Online Edition. 11 Ekim 2010 <http://www.iranica.com>. Ortaçağ sonrasında Amatuni adına Ermeni kaynaklarında rastlanmamakla birlikte 1784’de Amatuni (ამატუნი) adlı soylu bir Gürcü ailesinin adı geçmekte olup, Rusya’nın Gürcistan’ı ilhakından sonra 25 Mart 1826’da asaletleri kendilerine verilen knyaz ünvanıyla da Çarlık tarafından da tescil edilmiştir (“Аматуни”Rus biyografi Sözlüğü. 11 Ekim 2010 <http://www.rulex.ru/01010320.htm>

[4] Modern Göle

[5] Ermeniler, Gürcülerin Egrisi veya Egoorsi dedikleri Kolhis veya Lazistan’ı Egeria veya Yeker olarak tanımlamaktaydı (Smith, 1883: 234)

[6] Harutyunyan, 2007: 15-16(Ermenilerin Büyük Vardapeti Ğevond’un Tarihi. S. Petersburg, (1877): 42.168-69 [Eski Ermenice])

[7] Harutyunyan, 2007: 15-16; Mamikonyan, 1941: 284-85

[8] Harutyunyan, 2007: 16

[9] Bıjışkyan, 1998: 108. Levon Haçikyan kaynağını söylencelerden alan Ani tezine karşı çııkarken, bazı piskopos ve soylu ailelerin varlıklarını bildiren el yazmalarına dayanarak Anililerin daha çok Gürcistan’da Tiflis ve Timokvi kentlerine yerleştiğini iddia etmiş, Trabzon ve muhtemelen Trabzon limanı üzerinden ulaştıkları Kefe’deki varlıklarını da onaylamıştır.

[10] Harutanyan, 2007: 17 (Tatar Tarihçisi Hetum, Venedik, 1842 s. 15)

[11] Haçikyan’a göre Ortaçağ Ermeni yazarlarının bir ülkeyi yöneticisinin adıyla anması ender rastlanılan bir durum değildir.

[12] Bıjışkyan, 1998: 73

[13] Trabzon ili, Araklı ilçesinde yer alan Karadere (Ermenice aynı anlamdaki Sev Ket) vadisi

[14] Tacik, Kafkasya halklarının Türk asıllı halklara verdiği isim olup, Tacikleşme kelimesiyle anlatılmak istenen sadece İslam’ı kabul ettirmekten öte muhtedinin Türk dil, kültür ve siyaset dünyasına girişi olmalıdır.

[15] Haçikyan, 1996: 58 (Tumayantz’ın Pontosi Hayerı “Pontos Ermenileri” adlı makalesi “Luma”nın 1899 tarihli II. kitabında imzasız yayımlanmıştır)

[16] Detaylı bilgi için Bkz. Ermeniler (Pontus)

[17] Haçikyan, 1996: 59 (Gr. Artzruni “Mışak”, 1887, no. 5)

[18] Fontanier 1832: 82

[19] Koch, 1846: 23

[20] Bıjışkyan, 1998: 120.

[21] Haçikyan, 1996: 60-61 (Tumayantz, “Lama”, 1899, II. kitap, s. 156)

[22] Rusya Bilimler Akademisi Etnoloji-Antropoloji Enstitüsü arşivi verilerine göre 1890 yılında Abhazya’da Ermeniler Atara (295 aile), Alakhadzi (337 aile), Bagajaşta (372 aile) ve Labra (417 aile) köylerinde; Krasnodar ilinde ise Dağlık Loo (281 aile) ve Haykadzor (381 aile) köylerinde çoğunluk, Zeğani (22 aile) ile Mekhadir (31 aile), Krasnodar’ın Terziyan (49 aile), Sukko (21 aile) ve Oazis (9 aile) köylerinde ise azınlık olarak yaşamaktaydı (Ter-Sargsyants, 2007: 253)

[23] Haçikyan, 1996: 70-71 (Muradyan, H. “Hamşenizi Hayer”. Tiflis, 1901, s. 3-4)

[24] Hamşa kaliesinin hemen batısında aynı kaderi paylaşan başka bir yerli kabilesi olan “Kavras”lar da bulunmaktaydı. Haldiya’nın kudretli ailesi Rum, Ermeni, Türk kollara bölünmüş olup günümüzde Karadeniz bölgesi hatta Doğu Anadolu’da Sünni ve Alevi kolları varlığını sürdürmektedir.

[25] Osmanlı kayıtlarında ayrıca Hamşi adı verilen ve Kuban Nehri havzasında yaşadığı sanılan bir Çerkez kabilesinin adı geçmektedir.

[26] Rus yönetimi sırasında Satlel istarnişası olarak Hamşizade Behlül Bey’in adı geçmektedir (Özder, 1971: 95)

[27] Özder, 1971: 87-88

[28] Özder, 1971: 193

[29] Koch, 1846: 41, 83